15 TEMMUZ GECESİ ÖMER HALİS DEMİR’İN ÇETE KOMUTANI HAİNİN ALNININ ÇATINDAN BEYNİNE GÖMDÜĞÜ KURŞUN AYASOFYA’NIN KAPISINI AÇAN ANAHTARDIR!..
CİVANMERTLİK
KIRPMADAN HİÇ GÖZÜNÜ VATAN İÇİN CAN VERDİN
ÇÜNKÜ YİĞİDİM DEVLETİ CANINDAN ÖTE SEVERDİN
İÇTİĞİN ŞAHADET ŞERBETİ VATAN BAYRAK DERDİN
BOZDUN HAİN TUZAKLARI DEL DEMİR DAĞLARI DEL
ÖZÜNE KURBAN OLAYIM GİTTİĞİN YOL YOLUMDUR
HASRETİNLE DOLUYUZ BİLKİ O KOLUN KOLUMDUR
SENİ ANMAK YAŞAMAKSA UNUTMAK TA ÖLÜMDÜR
DEVLET BABA YÜRÜYÜŞÜN BÜTÜN CİHANA BEDEL
SIKTIĞIN KURŞUNUN YOL ALMAYA DEVAM EDİYOR
ŞER GÜÇLERİNE BUNDAN SONRA İŞİNİZ ZOR DİYOR
ÖRNEK OLDUĞUN GENÇLER O YOLA ÖMÜR ADIYOR
VERDİN CANINI BU AZİZ VATANA OLMADIN YADEL
BAYRAĞI BAYRAK YAPAN ÜSTÜNDEKİ KAN OLDUN
HAKİKATTEN OLAN KIZILELMA ÜLKÜNLE DOLDUN
ÖDEDİN YA BEDELİNİ DÜŞLERİNİ BİZLERE KOYDUN
BOĞDU ŞEYTANI ŞERRİNDE OLDUĞUN ROL MODEL
RAHAT YÜRÜ YİĞİDİM HAYALLERİN GERÇEK OLDU
SANA KIYAN HAİN KRİPTOLARIN BENİZLERİ SOLDU
ÜMİTSİZLİĞİN YERİ YOK KALBİMİZ İMANLA DOLDU
SÖKTÜ ŞAFAK UFUK AÇIK OLMASIN ARTIK BERDEL
KURŞUNUN AYASOFYADA KAPIYI AÇAN ANAHTAR
KURUYAN ŞUURLARA CAN SUYU VEREN EMEKTAR
OLDUN MİLLET İÇİN NAMUSU KORUYAN SİLAHTAR
YETTİ ARTIK ÇEKİLSİN VATAN DAN O KİRLİ BED EL
GÜNEŞ AÇTI SİLKİN ARTIK DÖK BAŞINDAKİ KARINI
DADAŞIM OYNARKEN BAŞBARI GÖSTRİR VAKARINI
ES BRE DELİ RÜZGÂR SÖNDÜR O ATEŞİN YAKARINI
BOY VERSİN DEVLET AĞACI TUTUN AYAĞA DİKEL
HESABIN İYİ TUT VERME HARAMA HELAL LOKMANI
OLMASI LAZIM GELİR KENDİMİZİN HEKİM LOKMANI
ROTANI BELİRLER HALİ PUSULAN SAĞLIK FERMANI
YİNE DE DERİN SUDA BOĞUL VEREMEZSİN HAİNE EL
SEYİT ONBAŞIMIN MERMİ SÜRMESİ TOPUN AĞZINA
ÇANAKKALEM GEÇİLMEZ MUGAYYET OL BOĞAZINA
TESLİM OLMADIN YA NE ŞAHINA NE DE ŞAHBAZINA
YÜREKLER COŞTU ÖLÜ DEĞİLSİN BİR DAHA ÇIK GEL
KRİPTO HAİNLERİ BOŞ DURMUYOR HEDEFTE SENSİN
ÇÜNKÜ İHANET KALKIŞMASINI TERSİNE ÇEVİRENSİN
KAOS ÇETESİNİN ASKERİ LİDERİNİ YERE DEVİRENSİN
DEĞERSİZLEŞTİRME İÇİN BAKSANA FEL ÜSTÜNE FEL
DOĞAL Kİ KRİPTOLARIN ÇILDIRMASI BAŞI KESENSİN
HAİNLERİN SANA HINÇ İLE YAKLAŞMASI BEKLENSİN
O DEMODE BİR TAKTİKTİR TERS YÜZ ETME BİLİNSİN
ÇOKTAN BOZULDU KAZANMAK İSTEDİKLERİ MOREL
BİLENLER BİLİYORLAR EVET ÖZEL ÜSTÜNE ÖZELSİN
TÜRK’ÜN MİLLİYETÇİSİ HAS VATAN EVLADI SENSİN
BİR BAŞINA KRİPTO HAİNLERE SİLAH ÇEKEBİLENSİN
LAFIN BİTTİĞİ YERDEYİZ DİLLERİ LAL BAŞLARI KEL
ÖMER HALİS DEMİRE KARA ÇALANI ÇOK TEHLİKELİ
HER DAİM VATAN İHANETLERİ KESİNDİR BİLİNMELİ
VAKİT GEÇİRMEDEN KİRLİ HESAPLARI GÖRÜLMELİ
YOKTUR OLMASIN BU İŞLERDE NE KAİDE NE MEGEL
Darbenin, 2016 Ağustos ayında yapılmasının arka plânında, o dönemde Yüksek Askeri Şura toplantısında, bu istihbarat terör yapısının ordu içerisinde yürütülen değerlendirme çalışmaları sonucunda belirlenen mensuplarının, tasfiye edileceği bilgisinin alınmış olduğu anlaşılmıştır. FETÖ/PDY terör örgütüne yakın çeşitli askeri kademelerde görevde bulunan elemanların, askeri şura kararlarının alınıp hayata geçirilmesini engellemek için, bu darbe teşebbüsünü organize ettikleri anlaşılmıştır. Bu teşebbüs sonucunda da mevcut hükümetin al aşağı edilmesi söz konusuydu.
Türkiye Cumhuriyeti Devletine yapılan bu kripto operasyonlar, çok önceden ve adeta kılı kırk yararak ve genel itibariyle yabancı istihbarat örgütleriyle birlikte anlaşma ve işbirliği çerçevesinde yapılandırıldığı için, Ergenekon ve Balyoz adıyla askeri yetkililerimize karşı yapılan kirli operasyonlar sonucunda, hedefe oturtulan Türk Silahlı Kuvvetlerimizin kahraman komutanları bin bir türlü yalan ve iftiralarla görevlerinden uzaklaştırılmışlardır. Yerlerine ilerde yapılması plânlanan operasyonlara yol vermeleri için, kendi elemanları yerleştirilmiştir. Üstelik bu hamleler; “hükümete yakın isimler göreve getirilmiştir” şeklinde basına servis ediliyordu. Daha sonra darbede adları geçen isimlerin, özellikle Ergenekon süreci ile beraber önleri açılarak, Yüksek Askeri Şurada terfi ettirilmişlerdir. Darbeyi yapan ekibin başında olduğu düşünülen Albay Muharrem Köse, Ergenekon kapsamındaki “İnternet Andıcı” soruşturmasında tutuklanan eski Genel Kurmay Adli Müşaviri emekli Tümgeneral Hıfzı Çubukçu’ nun yerine, 2011 yılında adli müşavir olarak atanmıştır. Aynı şekilde darbe teşebbüsünün önemli isimlerinden olan Orgeneral Akın Öztürk’te, Balyoz operasyonu sonucunda 2013 yılında Hava Kuvvetleri Komutanlığına getirilmişti. 2015 yılında bir grup subay tarafından hain kripto Gülen hareketiyle bağlantısı olduğu ve her an darbe yapma potansiyeli bulunduğu iddia edilen Akın Öztürk hakkında Genelkurmaya bilgi verilmiştir. Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ile görüşerek görev süresi bitmemiş olmasına rağmen, o görevden alınmıştır. 2015 yılında yapılan Askeri Şurada darbede kilit rol aldığı iddia edilen Tümgeneral Mehmet Dişli’nin MİT Başkanınca yetkililere bildirilip emekli edilmesi istenmesine rağmen, bu talebin son anda engellendiği bilinmektedir. Bu kirli yapının dış kaynaklı bir istihbarat terör yapısı olduğu anlaşılmaktadır.
Darbe girişiminin ardından; Türk Lirası Amerikan Doları karşısında değer kaybetti. Olayların öncesinde 2,88 civarında olan kur darbe bildirisinin yayınlanması ve Binali Yıldırım’ın ilk açıklamasından sonra 3,05 seviyesine çıkmıştır. Ayrıca Türk Lirası EURO karşısında %5 lik bir değer kaybı yaşadı. Borsa düştü ve kredi kuruluşları Türkiye’nin kredi değerlendirme notunu çöp seviyesine indirmek için harekete geçti. Hain kripto Gülen Hareketi Türkiye’ de 1980 den sonra varlık göstermeye başlamıştır. Çete elebaşı Fetullah Gülen’in kasetleri 1980 sonrası yayılmaya başlamış ve bazı yazılarında müritlerine devleti ele geçirmelerini öğütlemiştir. 11 Şubat 1998, 11 Haziran 2005 tarihleri arasında MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun, 1999’daki bir konuşmasında; “Bizim tespitimiz şu; “Gülen grubu bürokrasiyi kullanarak iktidara gelmek istiyor, Milli Görüşçüler sandıktan gelmek istiyor. Gülenciler başta 2000 ve 2005 yılını hedef seçmişlerdi ancak şimdi hedefleri 2025 yılıdır.” Şeklinde ifadeler kullanmıştır.
15 Temmuz üzerinden 5 yıl geçti. Bu aziz Millete ve her karış toprağı şehit ve gazi kanlarıyla sulanarak, tozuyla, toprağıyla, havasıyla, suyuyla, sineğiyle, böceğiyle, atıyla, itiyle, yakınıyla, uzağıyla kısacası yerli ve milli olan her şeyiyle vatanlaşan yurdumuza ihanet bayrağını açanların, bu ana gerçekliğin gölgesinde kuyruğunu kıvırıp yatan hain istihbarat köpekleri kerameti kendilerinden sandılar!.. Algı yanılgısına düşen bu gölgesizler, 15 Temmuz akşamı kucaklarında al gülüm–ver gülüm oynadıkları küresel ağababalarının her taraflarından akıttıkları salyalarını yalayarak güçlenen ve tek anneli olsalar da çok babalıların, büyük Türk Milletine kurdukları tuzak, o satılmış kripto salahana köpeklerin aklının alamayacağı bir şekilde ve şüphesiz yüce Allah’ın yardımıyla, büyük bir bedel ödenerek bertaraf edilmiştir. O gece bu vatan müdafaasında cananlarını canlarına tercih eden ve hainlere yol vermeyerek şehit olan kahramanlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Vatan, millet, bayrak, ezan uğruna şehit olan bütün civanmertlerimizi hasretle, minnetle ve şükranla anıyorum. İhanete kalkışan vatan hainlerinin kurşunlarına hedef olan gazilerimizi de hürmet ve saygıyla yad ediyorum. Allah’ım sağlık ve huzurlu günler versin İnşallah.
15 Temmuz’ da, gölgeliklerin alabildiğine bollaştığı ve devletin kılcal damarlarına kadar girerek, Allah’ın daha umudunu kesmediği, muhteşem Türk Milletinin kanı ve göz yaşlarıyla doldurdukları; yalan, iftira, hak ve adalet düşmanlığı, Vatikan ve küresel güçlere uşaklık anlayışları, kripto ve şifreli kursaklarında boğulmuştur. Son zamanlarda gösterdikleri nihai çırpınışlar ve can çekişmeler, kapkaranlık ruhlarına giydirdikleri Vatikan ipeği elbiselerden son canlarının bedenden söke söke ayrılması olarak anlaşılmalıdır. Sevgili dostlar, has bahçelerde diken yetişmez. Tüm kahraman şehitlerimiz, Türk – İslâm has bahçelerinin halis – muhlis gülleridir. Eme yaramayan dikenler, onun bunun tohumu ve malı olarak has bahçelerin gülleri arasına saklanarak varlıklarını sürdürmeye çalışırlar. Kendilerine ait olmayan gölgelerin gücü adına yola çıksalar da, tam 12’den vuran millet güneşinin altında eriyip yok olmuşlardır.
Özlerle dolu has Bahçeli Devlet, biline ki bahçesinde ayrık otu ve diken barındırmaz!.. Onun bahçesine sızan dikenli virüslerin kamuflajları ne kadar güçlü olursa olsun, devletin has bahçesinde Halis muhlis Demir pençelerin altında paramparça olmaya mahkumdurlar. Çünkü o bahçelerde anasından Erdoğanlar vardır. Doğarken er oğlu er olduğunu cihana haykıranlar, 15 Temmuzda yeri-göğü inletip titreten ve büyük Türk Milletini kendine getiren, hainlerin belasını yetiren, “diz üstü çok süründün ayağa kalk Sakarya” dercesine sur düdüğünü çalarak aziz milletimizi ölü topraklarının altından silkinip ayağa kalkmasını sağlamış ve çelikleşen iradeyle vatan hainlerini kirli kursaklarındaboğmuşlardır.
Durum onu gösteriyor ki, bu insan görünümlü meymanetsizlerin canları kolay çıkmayacak, boşluk buldukları her noktadan; kripto taktikleriyle farklı bir görüntü vererek, çok farklı bir isim ve davranış biçimiyle ortaya çıkmaya çalışacaklardır. Sürekli yeni renklere bürünerek renklenmektedirler. Paralel devlet yapısı hain örgüt olmasa da; paralelin paraleli yapılarda varlıklarını sürdürmeye ve vatan ve millet sevdasıyla sevdalanan serden geçtileri itibarsızlaştırmak ve değersizleştirmek için üst yönetimlere yaklaşmaya ve ihanetlerinin önünü açmaya çalışıyorlar. Bu kripto istihbarat yapılarının en güçlü olduğu yerlerden birisi olan üniversitelerimizde, çok boyutlu ve birbirini var eden kripto taktikler kullanarak; kendilerini has bahçeli devlet aklı ve tarih şuuruyla çok iyi anlayan ve bilen, sorulduğunda kriptoların tüm gizli sırlarını ifşa edebilecek yeteneğe sahip olan, ancak hep ne hikmetse atıl kalan gerçek yerli ve milli unsurların gözlerinin içine baka baka eski alışkanlıklarına devam ediyorlar.
Hain bir istihbarat örgütü olan FETÖ’ nün 15 Temmuz ihanetinin unutulmaması ve unutturulmaması, bu tür yeni çaba ve teşebbüsleri kaynağında yok edecek ve yedi kat yerin dibine sokacaktır. Devlete paralel bir yapı olarak ortaya çıkan FETÖ ve daha masum görünümlü ve değişik biçim ve formlarda renklenerek ortaya çıkan paralelleri; has Bahçeli Devlet ve anasından Erdoğanların feraset ve cesaretleriyle, İnşallah hep tepe aşağı dikilerek bir daha yer yüzüne çıkamayacakları daha derinlere gömülüp gideceklerdir. Her gömülüşü farklı bir çıkış olarak sunmaya çalışsalar da, mahşer günü de İnşallah tepe üstü boy göstereceklerdir.
Bu aziz milletin Aksakallıları asla bitmeyecek, yeri ve zamanı geldiğinde Halis muhlis Demir pençeleri harekete geçirecek ve sonu şehadet ve gazilik olan hamlelerle devlet ebet müddet payidar olacaktır. Aksakallının işaretiyle Demir pençenin o satılmış piyonların komutanının alnının ortasına vatan ve millet adına sıktığı kurşun, o çürümüş beyni ve o beyinin ürünü olan ihanet fikir ve düşünceleri de yerle yeksan etmiştir. O kurşun var ya, hiçbirzaman tükenmeyecek bir hız ve ivmeyle yol almaya devam edecektir. O kurşun Akdeniz’de yeniden dirilişin destanını yazmak için üzerindeki ölü toprağını silkeleyerek ayağa kalkma iradesinin simgesi, Suriye’de küresel zalimlerin uykularını kaçıran kara-kuralar, Libya’da gerçek Türk-İslâm dünyasının yeniden şahlanışının güç kaynağı olmuştur. Çünkü o kurşun artık yeter diyen Türk-İslâm Milletinin kolundaki ve ayağındaki prangaları parçalamış, muhteşem bir tarih bilinci ve şuuru doğurmuştur. DEMİR pençe’in kurşunu ne kadar küçük olsa da, Çanakkale’ de Eylül 1889 - 1 Aralık 1939 yıllarında gerçekleşen 1. Dünya savaşında seyit Onbaşı’nın 215 kiloluk insan gücünü aşan ağırlığıyla sırtına alarak top namlısına sürdüğü top mermisine denktir. O merminin ortaya çıkardığı sonuç ve Türk Milletine verdiği özgüvenle bu gün Ayasofya müzeden Cami’ye dönüştürülerek ibadete ve ziyarete yeniden açılmıştır. Aziz Milletimize ve tüm insanlığa hayırlı olsun.
Sıcak ve soğuk savaş teknik ve taktiklerinin iç içe geçtiği, askeri hamle ve teşebbüslerin iş görmediği durumlarda hemen psikolojik savaş senaryoları devreye sokuluyor. Hatta daha etkili ve yıkıcı olsun diye her ikisi aynı anda sahneye konuluyor. Tüm bu saldırıların üstesinden gelmenin yegâne yolu; birlik ve beraberlik ruhuna, ülkü ve ideal birlikteliğine, tarih bilinç ve şuuruna sahip olmak ve bu donanımla bilimsel üretim ve yüksek teknolojiyi yakalamaktır. Gençlerimizi bu hedefe yöneltmek zorundayız. Rabbim hiç kimseyi açlıkla terbiye etmesin. Aç olan insanın davası olmaz. İşsiz ve aşsız genç bırakmamalıyız. Eğer komşularımızda aç varsa tok yatmamalıyız. Hak ve adaletten ayrılmamalıyız.
Rabbim milletimizi ebediyen payidar eylesin İnşallah.
Sevgili dostlar hadi gelin meseleyi her zaman olduğu gibi azıcıkta Teyo Pehlivanımızla tartışalım ve görelim Teyo nasıl bakıyor bu işe. Alalım tüyoları İnşallah bozalım ihanet kokulu oyunları. İmkânsızı mümkün kılan felsefenin sahibi Teyomuz boy boylasın ve soy soylasın, bizi gönlümüze uğurlasın.
Ali Osman ENGİN: “- Teyo Emi ögünde ölim. Gurban olim. Nerelerde galdın. Ya sen gel ya da yox yox ben gelmim gardaş. Gine sen gel. Ödüm gopir gardaş. Sen gine arada bir gelir gidirsen. Biz gittik mi daha dönemeyiz. Allah bize inayet yeleye. Yolumuzu dümdüz, hayatımızı pürüzsüz eder İnşallah. Sağlığımız bozulmasın, ruhumuz bedende sıxışmasın. Rabbim fırsat versin, bizi insanı kâmile erdirsin. Emi işte o zaman Hak vaki olsun alsın emanetini, görmeyelim hainlerin ve zalimlerin ihanetini. Rabbim Ümmeti Muhammedi korusun. Milletimizi aziz kılsın. Teyo Emi sen bu 15 Temmuz kripto ihanet kalkışmasını bir anlatsana. Hadi versene tüyoları! Sizin orada nedir durum?”
Teyo Pehlivan: “- Ola xoca gine ettın edecağın. Beni hep dara goyirsan gardaş, ne ben sizin buraya benzirem, ne de sizin işleriz oraya benzir. Hele bu kiralık eli kanlı hainlerin işine bak. Devleti hama hama ele geçirmişler. Namussuzlar, onun bunun malı ile gerdeğe girmek golay he!.. Baxsana xoca, haysiyetini, onurunu, tarih şuurunu, Hak ve Hakikat anlayışını Haçlı Siyonistlerin çuruna verenler, baxsana şimdide hani biz uşaklığımızda (çocukluğumuzda) aşşık oynardık ya hah, işte oradaki gurumuza dikin diyorlar. Ola haysiyetsiz namussuzlar, o Gölbaşında 50 civarında Hilal bıyıklı özel harekâtçı polislerimizi daha yeni vatan savunması görevinden dönmüşken bilmem kaç bin derecelik ateş kusan bombalarla yakanlar, bu yetmemiş gibi arkasından girip tarama yapanlar Türk ve Müslüman olabilir mi?!..Xoca benim anlayamadığım halâ asla hak etmediği halde atanan ve arka plânlarının karanlık noktalarının İnşallah çok yakın bir gelecekte ortaya serileceği kaderin adaleti olacak olan sözüm ona idarecilerin bu namussuzları eski alışkanlıklarında olduğu gibi, ne olur ne olmaz diye kol ve kanatlarının altına almalarıdır. Bilinmelidir ki bu memlekette herkes birbirini geçmişi, şimdisi ve geleceğiyle çok ama çok iyi tanımaxdadır. En uygun zamanı ve zemini geldiğinde bu kirli yatakçıların da kokuşan çamaşırları ortalığa mutlaka serilecektir. Hiç kimsenin kuşkusu olmasın ve Hak yiyenler, adaletten ayrılanlar, yal yedikleri çanağa tükürenler, sırtımıza basarak zirvelere çıktıktan sonra tekme vurup vatan ve millet sevdalılarını Allah korusun devirmeye çalışanlar büyük devletimize ve tüm aziz şehitlerimizle beraber kahraman milletimize hesap vermeye bence hazır olsunlar. Görüyorum, merhametten maraz doğacağını sizlerde epey öğrenmişsiniz. Ola xoca içim yanir hangi birini anlatayım!.. Bin bir yalan ve Bizans oyunlarıyla, kripto istihbarat örgütünün desteğiyle Kozmik büromuza girip Milli İstihbarat Teşkilâtımız ve devletin en mahrem bilgilerini alıp yabancı ve Türk İslâm Milletinin ezeli düşmanlarına servis edip, terör örgütlerine sızmış vatan evlatlarını deşifre ederek infaz edilmelerini sağlamışlardır. Bu tescilli hainlerin masum olmasını aklımız alabilir mi?!..”
A.O.E.: “- Emi sene bir daha gurban olim. Ağzan sağlık. Sene xoç boşuna danışmiram. Ben bülirem de dedım herkes öğrensin. Bende bülirem ki; bu muhteşem milletin ne Bilge Hakanları, ne Sultan Alpaslanları, ne Selahaddin Eyyubileri, Ne Sultan Fatihleri, ne Mustafa Kemal Atatürk’leri, ne Enver Paşaları, ne Ömer Halis Demir’ leri, ne Has Bahçeli Devleti ve ne de anasından er oğlu Er doğanları bitmeyecektir. Emi hele baksana, bir soyu bozuk zevzekte çıkmış, Atatürk’ün adının Kemal değil “Kamal” olduğunu iddia ederek, batı dünyasının ilim ve sanatta hamleler yaptığı dönemlerde bazı İslâm coğrafyalarında Meleklerin cinsiyetlerinin tartışılması gibi bir hal içerisine düşmüştür. Seni gidi yavuz hırsız bu teşebbüsünle Büyük ve hasımlarını boyuna cırıp çatlatan muhteşem Türk Milletinden bir şey çalamadığın gibi, bu aziz milletin tarihi şahsiyetlerini karalayarak kendi cılızlığını ve yokluğunu sentetik var edemezsin. Belki birileri sana sahte aferin diyebilirler. Sen önce kendi geçmişini bir araştır. Belki de agoplarla, magoplarla karşılaşırsın. Ne diyelim taşlar yavaş yavaş yerlerine oturacak mutlaka. Pehlivan Emi senden Allah tekrar razı olsun. Güzel tüyolar verdin. Bedenen ölü olsan da yine senin hayallerinde olduğu gibi sağ ol eksik olma. İnşallah görüşmek ümidiyle.”