Palandöken eteğinde kurulmuş bir şehrin, çeşmeler ve dereler şehri olmasından daha tabii ne vardır...
Dereler kapatıldı ve biz şehrin derelerini hatırlayan, yarıdan çoğu ölmüş, son kuşağız...
Düşünün ki Dere Mahallesi bile kayıttan çıkarıldı ve Çaykara denilince şehir sakinlerinin aklına her şey geliyor da dere gelmiyor...
...
Çeşmeler ayrı bahis...
Şehirde her çeşmenin bir hikâyesi vardır ve her çeşmenin suyu herkes için değildir...
Evliya Çelebi'den beri Cennet Çeşmesi'nin suyunun kadınlara ve atlara faydalı olduğu bilinir, söylenir...evet atlara...
Develer için ayrı bir çeşmemiz vardır ve adı da öyledir: Develer Çeşmesi...
...
Bu şehirde ustam, çeşmelerin bile ötekisi vardır...bize pek ziyade benzeyen...
Bizim, artık bize daha çok benzeyen, çeşmemiz onlar içinde biricikti ve hiçbir kategoriye ne girer ne de sığardı...Eceli Yakın Çeşmesi...
Her damlası son nefesini verirmiş gibi damlayan bir çeşme düşünün...bazen tamamen kurur bazen eh işte...adı üstünde, Eceli Yakın Çeşmesi...
...
Şehir, Eceli Yakın Çeşmesi'ni çok yakın ecelini dahi beklemeden öldürmüştür ve henüz öcü alınamamıştır...
Alınamayacak da, demeyin lütfen...içim kaldırmaz...