Ali Osman ENGİN


Irak Suriye ve İran üçgeninde sular ısınıyor!..

Prof. Dr. Ali Osman ENGİN


İran’da yaşanan ve artık karşı devrim hareketi olarak tanımlanmaya başlayan toplumsal olaylarda yaşanan can kayıpları, tutuklananların idam edilmesi kararı ve uygulamalarıyla daha da artacak gibi gözükmektedir. Komşumuz İran’ın istikrarsızlaştırılması, uygulanan ambargolarla güçsüz ve adeta takatsiz bırakılması, ilerleyen dönemlerde küresel oyun kurucuların tuzaklarına daha rahat ve maliyetsiz düşürülmesini sağlamaya dönüktür. Batı dünyası, İran üzerinde sahneye sürdüğü oyunların perdelerini adeta psikolojideki eşik yöntemiyle adım adım ve çok uzun yıllar öncesinden açmıştır. Oyunu sahneleyip kapanan her perde, bir sonraki oyun perdesinin açılmasını sağlayarak günümüze kadar gelmiş, yeni bilgi ve iletişim teknolojileriyle ileriye doğru hız kesmeden devam edecektir. Esasında İran/Fars tarihi incelendiği zaman, Batı Siyonist ve Emperyal Haçlı zihniyetiyle fiili bir savaşa girmemiş, ama ne hikmetse özellikle Sünni İslam Dünyasıyla amansız bir mücadele içerisinde olmuştur. Üzülerek ifade etmek gerekirse, yakın geçmişte yaşanan İran-Irak savaşı, Irak’ın vahim sonunu getirmiş ve muhtemeldir ki sıra ancak İran’a gelmiştir.

            Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasının en arka planında, bir Rusya-Amerika anlaşmasının olmaması, eşyanın tabiatına ve güç dengelerine aykırıdır. Çünkü Rusya için Ukrayna, sahip olduğu teknoloji ve hatta nükleer teknoloji ve bu kapsamda Türkiye ile olan ilişkiler boyutu ile yakın bir tehdit oluşturuyordu. Çizilen ultra – gri, sınırlı ve ultra düşük potansiyelli konvansiyonel savaş senaryolarıyla işgal başlatılmıştır. Amerika ve Batı Dünyası oyun gereği Ukrayna’nın yanında yer almış, Rusya’ya ambargolar uygulanmış ve Rusya’nın da doğalgaz ve enerji kozunu oynayarak Amerika’nın oyun içerisinde oyun senaryoları gereği Avrupa Birliği ülkelerini, özellikle Almanya ve Fransa’yı da hizaya getirerek kendisine muhtaç hale getirmiştir.

            Rusya Ukrayna savaşı yavaş yavaş artık sona doğru gelmekte, Türkiye’nin arabuluculuğuyla da, kurulmaya çalışılan yeni dünya düzenine elde ettikleri kazanım ve kayıplarıyla yeniden entegre edilmelerine çalışılacaktır. Aslında iyi analiz edildiği zaman yeni oyunun perdeleri İran’da açılmış ve oyun seyircileriyle devam etmektedir. Bilinmelidir ki İran hiç rüzgâr olmadığı halde şiddetle dönen bu girdapların üfleyenlerinin olduğunu anlayıp, dost ve düşman ayrımını çok iyi yapmalıdır. Özellikle Türkiye ve Azerbaycan ile dostluk ve kardeşlik ilişkilerini içten ve samimi olarak geliştirmek zorundadır. Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki barış görüşmelerinden ve Gence Koridorunun açılmasından asla rahatsızlık duymamalıdır.

            Amerika’nın Yunanistan’ı adeta işgal edercesine yeni ve etkili silah teknolojileriyle donatılan üsler kurmasının hedefi bence Rusya değil, İran ve belki de sonraki dönem ve adımlar için de Türkiye’dir. İstanbul Beyoğlu İstiklal Caddesinde patlatılan bombanın izlerinin; Irak, Suriye ve İran üçgeninde aranması akla uygun olacaktır. Bu sıcak üçgen içerisinde önümüzdeki günlerde yaşanacak olay ve olgulara azami dikkat edilmelidir. Şimdiden sular ısınmaya başlamış, kartlar çekilmiştir. Suriye’nin kuzeyinde bazı provokatif eylem ve söylemlere rastlanmaktadır.

            Rabbim Türk – İslâm dünyasını bütün tehlikelerden korusun ve yüceltsin.