Mustafa DUMAN


İSMİ ABDÜLLATİF AMA…?

Abdüllatif Şener


''Büyüklerin Yanı'' diye bir azap kevgiri vardır ve oradan süzülmek bayağı zor iştir...

Bilhassa çocukluğu o kevgirde geçenler, ne söylemek istediğimi gayet iyi anlayacaklardır...konuşma, gülme, rahat oturma, dişlerin görünmesin, diz kapağından yukarısı görünmesin ikazları ve tenbihleri bütün çocukluğunuzun azap içinde geçmesine yol açar...

Çok sonra anlanırsınız ki kişiliğinizin temelleri o azap kevgirinde atılmıştır ve siz oradan süzülerek kıymet kazanmışsınız...

Tabii buradaki kıymet görece; zamana, şartlara ve mensup olunan topluluklara bağlı...bütün hayatım boyunca bacak bacak üstüne attım mı hatırlamıyorum...oğlumun yanı dahil...ama halkın söyleyişiyle yayılarak oturmadığıma yemin edebilirim...

Fırsattan istifade öğreneyim...kaykılmak dedikleri, bizim yayılmak dediğimiz şey mi...

...
Ortak arkadaşlarımızdan mühim bir kısmının telkinlerine rağmen Abdullatif Şener'den hiçbir zaman hazzetmedim ve bunun ancak şimdi anlam kazanan basit bir sebebi vardı...

Henüz AK Parti yok; milli görüş içerisinde gelenekçi-yenilikçi ayrımı taze ve yenilikçilerin kurması muhtemel parti henüz kurulmadığı halde anketlerde birinci parti çıkıyor veya çıkarılıyor...

Pek muhterem Recai Kutan genel başkan ve partisinin bölünmemesi için çırpınıyor...toplantı üzerine toplantı...

Toplantılardan birinde Recai Kutan'ın tam karşısında Abdüllatif Şener oturuyor...aslında oturmuyor, yayılmış yahut kaykılmış ve bacak bacak üstünde...

Mühim değil ama devamını da anlatayım...Mehmet Bekaroğlu, Abdüllatif Şener'in dizine dokunuyor veya vuruyor. İndir ayağını, yenilikçi, gelenekçi, parti pırti neyse ne...genel başkanlığı da mühim değil, Recai Kutan bizim büyüğümüz, ağabeyimizdir ve karşısında böyle oturamazsın...

Keşke sen de çocukluğunda o azap kevgirinden geçmiş olsaydın Abdüllatif...