FİLİZ ÇELİK ŞAHİN


İyd-i Adhâ - Kurban Bayramı

Filiz Çelik Şahin


İyd-i Adhâ -    Kurban Bayramı

Osmanlı'da başlayıp Türkiye Cumhuriyeti'nin belirli bir dönemine kadar, manevi ve millî bayramlar 'İyd' olarak adlandırılmıştır.
İyd, her yıl, yani sürekli gelen, tekrarlanan, 'Adhâ' kurbanlık, "Iyd -i Adha" ise,  Türk kültüründe, aşina olduğumuz  neslimizin kullandığı kurban bayramı ifadesidir.

Manevi yönden bolca sevaplar kazanacağımız, kurban ibadeti, adak   konusu ilk olarak, Allah'a kubbiyet niyetiyle, H.z Adem a.s.oğulları Habil ve Kabil'in adak ve kurban olayı Kur’an-ı Kerim detaylı olarak anlatılmıştır.
Adak adamak suretiyle Hz. İbrahim'in kemâle ermiş bir yaşta olmasına rağmen, oğlu Hz. İsmail'i, ilahi emir'e karşılık, Allah'a teslimiyetini ve herşeyini feda edebileceğini ispat ettiği vakit, Allah tarafından bir kurbanın, kendisine armağan, lütuf ve fidye  olarak sunulduğu kurban ibadeti, net olarak yine Kuran-ı Kerim 'de bildirilmiştir.

H.z İbrahim büyük muhabbet ve sevgiyle beslediği oğlu ile imtihan oldu ve Allah'a daha yakın olmak için, sevdiğinden sevgisinden vazgeçti, nefsini yendi ve kazandı ve halilullah oldu.

Kurban ibadetinin asıl ve gerçek mesajı, adanmışlık, teslimiyet, nefsinden, malından, mülkünden, sevdiklerinden vazgeçebilmektir.

Kurban kesilirken, bizi Allah c.c  sevgisinden daha ağır bastıracak şekilde gönlümüzde ruhumuzda yer edinmiş, Allah'ın huzuruna gitmekten bizi alıkoymuş dünya ve içindekilere karşı, bencil ve kibirli gaflete dalmış nefsimizi kesmek,  nefsimizden arınmak, gerçek anlamda Allah'a yönelmek teslim olmak, Allah için paylaşmak, kucaklaşmak, barışmak, kurban ibadeti nin gerçek ve asıl olan amacıdır.

Ama malesef ve ne acıdırki, günümüzdeki toplumumuzda, manevi bayramlarımızın aklımıza, arınma, birleşme, paylaşma kardeşlik gibi ulvi duygulardan ve vazifelerden daha fazla, bir kaç günlük tatil kaçamağını getirdiğine şahidiz.


Nefsimizden arınmak, günahlarımızı affettirmek, Allah'ın rızasını kazamak için bize lütfedilen bu ilahi emir ve ibadeti, sadece, tatil kaçamağı olarak değerlendirmek veya sadece bağış yaparak, bunu et kesmek olarak görmek, bizler için çok acı ve hüzünlü bir kayıptır.

Kurban Bayramı, kardeşliğin ve birliğin temsili ve yardımlaşmanın vücut bulduğu önemli bir dönem olması ve islâmi bilincin ihyasıyla yaşanan ulvi bir görevdir.

Bu görev bilincini, her zaman idrak ederek, yaşayıp ve yaşatacak ahlâklı ve şuurlu nesiller yetiştirmek, en önemli temennilerimizdendir.
Maneviyat dolu, mübarek bayram günlerindeki asıl maksat, kırılan gönülleri onarmak, kin tutmuş yürekleri yumuşatmak, sosyal ilişkileri güzelleştirmek, dayanışmayı, kaynaşmayı ve paylaşmayı sağlamak, millet olarak aramızdaki, birlik ve beraberlik bağını güçlendirerek, Allah’ın hoşnutluğunu kazanmaktır.

Ahiretimiz ve ebedi kurtluşumuz için, Allah'a yüreğimizi tam teslim ederek, bu mübarek bayram ibadetlerimizin anlamını ve önemi idrak ederek yaşabilmemizi cani gönülden diliyorum.

Bu vesileyle, Kur'an mütercimi
Türk edebiyatının duayeni, büyük üstad, milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un bayram şiiriyle, fıtratımızda varolan yardımlaşma, paylaşma hisleri ve niyetleriyle, Allah-u Teala’nın mü’minlere hediyesi ve ihsânı, afv-ü mağfiret ve hakiki kurtuluşun nişanı olan mübarek kurban bayramımızı en kalbi duygularımla tebrik ediyor, aziz milletimizin birlik ve beraberliğine ve hayrlara vesile olmasını Cenâb-ı Hak’tan niyaz ediyorum.
"Âfâk bütün hande, cihan başka cihandır, 
( Ufuklar hep gülmekte, dünya başka dünyadır)
Bayram ne kadar hoş, ne şetâretli zamandır !

Bayramda güler çehre-imâ'sûm-i sabâvet.
( Bayram da güler Çocukluğun masum çehresi )
Ümmîd çocuk sûret-i sâfında iyandır.
( Umut, saf bir çocuk suretinde ayandır )
Ferdâ-yı sükûn perveridir sâl-i cidâlin.
( Bayram günleri mücadeleli bir yılın sonunda gelen huzurlu günlerdir)
Nevmîd düşen kalbe ümîd-âver-i candır.
( Ümitsiz düşen kalbe yeni bir ümitle candır )
( Mehmet Akif Ersoy)