Türkiye’de ve tüm dünya çapında çokca konuşulan, tartışılan aynı zamanda, ciddi oranda hızla yaygınlaşan, deizm nedeniyle gençlerimizin inanç seviyesi azalarak avucunuzun içinden kayıp gittiğine şahit oluyoruz.
Eski yunan inanç türlerinden biri olarak tercih edilen, her zaman tarihin her döneminde var olan deizimn, sosyal medya sayesinde günümüzde daha fazla güncelleştirilerek, insanların, çoğunlukla gençlerimizin çok farklı fikirlerle karşılaşmalarına sebep olduğunu görüyoruz.
Kendi aramızda sürekli tartıştığımız, bazende savrulduğumuz bu hassas meselenin, çok istişareler yapılarak, özellikle kelam ilminin ince elenip sık dokunarak, şuurlu verimli bir üslup ve ısrarla anlatılmaya ve aktarılmasına ihtiyaç vardır.
Geçmişte medreselerle ve tasavvuf kültürüyle başlayıp, cumhuriyetin ilan edilmesiyle, diyanet işleri ve imam hatipler ve cemaatlerin vakıflarında dahil olarak günümüze kadar uzanan, bunların karşısında "acaba dinimizin gerçeğini özünü hangisinde nerede bulabiliriz, yakalayabiliriz" diye araştırdığımız sorguladığımız bazende, bir arayışla peşine takılıp gittiğimiz için savrulduğumuz ve hatta yanıldığımızı idrak edemediğimiz hadiseler yaşadık.
Hangisi bizleri hakikate ulaştırır, acaba hangisine tutunmalıydık veya tutunmalıyız diye halen bu sorulara cevap arayan ruh halindeyiz.
Geldiğimiz noktada ritüel dinler, bireysel menfaatleri için tamamen içi boş muhafazarkalık kalıbına girenlerin, çığ gibi büyüyen ve toplumsal rahatsızlık uyandıran inançsızlığın tercih edilmesinin ve çoğalmasının gerçek nedenleri artık sorgulanmalıdır.
Bu endişe verici hadise karşısında, Allah tarafından mübarek kitabında övülen kudretli insan olabilmek için, nefsimizden arınarak gerçekleri görmemezden gelmekten vazgeçerek, en zor zamanlarda hakkı, hakkaniyeti savunmak, haykırmak en önemli vazifemizdir.
Geçmiş dönemlerde, tahkiki iman yerine, taklidi imanla inanışların sürdürüldüğü din, küreselleşmenin internet aracılığıyla, sosyal medya gibi aygıtların aktif olması nedeniyle, insanlar çok değişik fikirlerle karşılaşmış ve dinlerini sorgulamaya başlamışlardır.
Araştırarak, sindirerek tahkik imandan yoksun olanlar, bu sorgulama döneminde, köklü ve güçlü bir imana sahip olmadıkları için, taklidi iman ruhuyla, ne yazıkki deistliği çok çabuk kabul edebiliyorlar.
Çünkü yeterli oranda islam dini eğitimi olmayanların yanına, birde İslam adına uydurulan hurafeler eklenince, insanların islamdan çok çabuk kopmasını malesef kolaylaştırıyor.
Avrupa'da tarihin her döneminde pavluslar tarafından H.z İsa'nın mesajından koparılması, papanizmn hristiyanlık diye servis edilmesi, kilisenin aforozması, yani kendisini tanrı yerine koyması, papanizm'den alınan baba-oğul-ruhül kudüs ve haç, yine sambey veya şemsiler yani güneşe tapanlardan alınan " kutsal pazar" günü, gibi gerçek dışı bu alıntılar hristiyanlığın gerçek bir din olmaktan çıkarmış ritüel, bireysel güç ve menfaat için kültürleşmiş bir hale sokmuştur.
Avrupa'da bu gerçekle yüzleşen bir çok insan, geriye dönmek asıl hıristiyanlığı bulmak isteselerde bulamazlar. Kaldıki iseviliğe ulaşsalar bile, buda onları yine islam dinini kabul etmeye yönlendirecektir.
Ama biz müslümanlar onlar gibi çaresiz değiliz. Çaremiz elbette islamın tek kaynağı, tevekkürle okuyacağımız, kitabı mukaddes Kuran-ı Kerim.
Kıyamete kadar Allah’ın koruması altında ve bizler içinde çok büyük bir ikram ve lütuf olan, ve Allah c.c elçilerininde iman ederek, sapmamamız için bizlere sımsıkı sarılmamızı vasiyet ettiği, son kitabı Kuran-ı Kerimi, evlerimizin en üst köşelerinden indirip, aramızdaki sınırları kaldırıp ona sarılmak, onu her anımızda kendimize kılavuz ve yol gösterici olarak samimiyetle kabul etmek ve onun hüküm ve emirlerini anlamak, yaşamak ve yaşatmak biiznillah kurtuluşumuz olacaktır.
Bu yolda, Allah c.c ufkumuzu cesaretinizi, ferasetimizi, basiretimizi, samimiyetimizi artırsın, tüm toplum olarak aklımızı, fikrimizi kullanma becerisine kavuştursun.