Lugatımızda ki anlamı; Üç kağıt oyununu oynatan kişi olarak girsede özellikle o kişiler ile özdeşleşen sıfatlar; "dolandırıcı, dolapçı, düzenci, hileci." demektir. İnsanlık tarihi boyunca , tüm insanlığı dolandıran, kandıran, gözünü boyayan, ilizyonist kabiliyetinde her dilden, ırktan, dinden, meslekten insanlar üzerinden ete kemiğe bürünmüştür.
Ülkemiz ve Ülke insanımızda bu Üç kağıtçılardan fazlası ile nasibini almıştır. Aslında üç kağıtçılar için meşrebi ve nesebi bir meziyet olsada, bunlara hala para kaptıran, gönül kaptıran, zaman kaptıran, gelecek kaptıran ,koltuk kaptıran biz millete ne demeli anlaşılır gibi değil...
Tabi Üç Kağıtçılığın meşrebi-nesebi ve sıfatları sabit kalmasına rağmen anlamı İnsanlık tarihi ile birlikte gelişmesini paralel olarak devam ettirmiş ve günümüzde Kıblesi, Para ve menfaat olanlar için dahada üst level'de ekonomik bir boyut kazanmış, Küreselcilerin tezgahında tabiri caiz ise ÜÇ KAĞIT EKONOMİSİ ile ulusal ve uluslararası soygunculuğa, dolandırıcılığa, dolapçılığa dönmüş.
Tabi Üç kağıt oyuncularının kullandığı iskambil kağıtlarından bahsetmiyoruz, Döviz (Kağıt-1) , Borsa (Kağıt-2), Tahvil-Senet- Çek -Faiz (Kağıt-3) ile özetlenebilecek küreselcilerin üç kağıtçı ekonomisinden ve bunlara bağlı olarak ülkelerinin ve ülke insanlarının soyulmasına çanak tutan ÜÇ KAĞIT Ekonomisinden bahsediyoruz.. Yıllar önce Osman ALTUĞ Hocanın kaleminden okumuştum. Üç Kağıt Ekonomisini...
Kendi İhtiyacını üretemeyen ve üretim ekonomisini sistemize edemeyen ülkelerin ortak sıkıntısı ve sebebi aslında bu üç kağıt ekonomisidir. Ve onlarca yıllık emeğini, tasarrufunu , belkide çoluğunun çocuğunun iaşesinden keserek sağladığı birikimlerini bu üç kağıtçılara teslim eden insanoğlu asıl sebep değil mi...
Aslında " Bul Karayı Al Parayı " komedisinden veya "Ali'nin Külahını Veli'ye, Veli'nin Külahını Ali'ye Giydirme aldatmasından, ve yine Faizle-Vergi ile Zamla " Al Gülüm.! Ver Gülüm.! ekonomisinden başka birşey değildir bu ÜÇ KAĞIT EKONOMİSİ...
Nasıl ki Kumarcının Kumarcıya Kırk yılda ancak kırk kuruşu geçermiş ya, bu Üç kağıt ekonomistlerinin dışındaki katılımcılarada kırk yılda düşen aslında 40 kuruş bile olmamasına rağmen, helal rızıklarını, alınterlerini, onlarca yıllık emeklerini üretimin dışında bir kağıt parçasına yatırıp zahmetsiz,üretimsiz,alınterisiz,emeksiz, para kazanma, köşeyi dönmeye çalışanlara bıraktığı uhrevi vebalide cabası bizce...
Son mağdurlarıda sanırım yakın zamanda EYT'den emekli olan emekçilerimizin yaklaşık 600 bininin yaklaşık 25 yıllık birikimlerini Borsa'ya yatıranlar muhtemel bir o kadarda döviz ve faizde şansını deneyenler olacak gibi...gibi..gibi..
Bir toplumun parasını değerli ve güçlü kılan Üretim gücüdür. Kendi ve başka toplumların ihtiyacını üretebilme yeterliliğidir. Parası değerli olmayanında gücü ve bağımsızlığı hikayedir...
Bu Küresel Üç Kağıtçı tezgahı alt üst edecek sistem ise Milli ve Yerli Üretim Ekonomisidir. Bu sistemi kurup ve yönetebilecek irade...; Ülkesi ve Milleti ile Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Tam Bağımsızlık Meşalesini yakabilecek 2. Atatürk olabilir...vesselam
selam saygı dua